2 Ağustos 2010 Pazartesi

Limon



Ağaçların tümü şahit olmalı buna.
Ürkekliğime, yalnızlıktan deliler gibi kaçmaya çalışmama, tuz kokan yaralarıma.
Hatta belki sen bile..
Bu yaraların bir anlamı olmalı elbette,
kalemden korkmanın; kağıttan saklanmanın tüm saflığıyla..
Çocukluğumu ulu orta sadece geçmişim diye veremem ellerine..
Çocukluğum da aynı sen gibi uzaktan suçlu ufaklık rolünde beni izliyor sessizce.
Omuzları düşüyor ama masum, gözleriyle gülüyor.
Bunların tek sebebi ayaklarıma takılan deniz parçaları belki fakat değil elbette..
Ama kesinlikle sevmeyi unutmuş gözlerin gibi yemyeşil limonlar beni maviye yoran bu koca ürkekliğimde..

5 yorum:

  1. Burayı önceden farklı bir amaç için kullanmıştım, şimdi de olması gereken amacında kullanayım...

    Evet kalemden korkar, kağıttan saklanır bazen insan.Ama yazacakların her şeyden önce sende yazılmıştır bile.Zihin ve gönlünde. Bunlardan parmaklarına ya olduğu gibi akar, ya birazcık bulanır ve kirlenir, yada kısmen berraklaşmasıda bir başka ihtimaldir...Aynaya baktığında gözüne çarpan bir yara yoksa, demek bu yaraların içsel.İçine yazdıklarından ötürü bes belli. Yazmaktan yorulan elin değilde, gönlünmüş gibi. Geçen her ânı geriye değil, içine atıyorsun izlenimi var.Çocukluğun belli ki seni senle iziliyor. Çünkü sen onu anlatıyosun,o bu sırada sana poz veriyor.

    Diyeceğim o ki nihayetinde...
    Benim yaralarım sebepsiz,anlamsız değil. Seninkiler de değil "elbette"...

    YanıtlaSil
  2. ne kadar hüzünlü bir anlatımın var.
    ama çok da özgün.
    sevdim.

    YanıtlaSil
  3. ya aslında beni tanısanız; hiç romantik duygulu bir insan değilim.
    ama elime kalem kağıt verin bir yığın şey yazarım.
    ayrıca çok teşekkür ederim; yaptığınız her yorum için :)

    YanıtlaSil
  4. hımmm. yaz o zaman :))

    YanıtlaSil
  5. deneme yazılarımı paylaşacağım..boş bir zamanımda :)

    YanıtlaSil