31 Ağustos 2010 Salı

Ben Bunu Hep Yaşarım



Hayatımdan spoiler geçmek çok zor benim için. Ne diyebilirim ki zaten? Bugün şunu şunu yaptım'ı imgeleyerek nereye ulaşabilirim?
Şu an neler yaşadığımı, neler hissettiğimi anlatamayacağım ben,yine.
Ama sürekli yaptığım, yaşadığım bir şey ki; hiç şüphesiz acı çekmek.
Kendi kendime acı çektiriyorum.
Sürekli kıyaslıyorum canımın acıması mı,yoksa bedenimin acıması mı? Canımın yanması mı, yoksa bedenimin acılar içinde kıvranması mı?
Benden her gidişinde bu ayrıma düşüyorum.
Ve her ayrılıkta kendimi kulağımı deldirirken buluyorum.
Acı veriyor evet, ama hoşuma gidiyor.
Önceden 2 kere deldirdim böyle.. 2 kere düşmüştüm bu ayrıma.
Ama şu an o kadar ağır geldi ki tam 4 tane deldirdim kulağımı. Deliler gibi acıyor.
Gece üstüne yatamayacağım mesela, ben hep o tarafa yatardım oysa ki.
Yastıksız yatıyorum ayrıca. Sabaha boynum tutulmuş uyanıyorum.
Böylece içimdekini dışımda yaşıyorum, kendimce.
Zor oluyor ama, başka türlü de olmuyor.

---
+Bu kadar kısa zamanda bir şey olmaz zaten değil mi?
-ilk görüşte olur.
---

26 Ağustos 2010 Perşembe

Kedi Tavsiyesi


Tahmin edebileceğiniz gibi bir kedinin en çok korktuğu şey ölüm olamaz. Zaten bu hayatta canımı en çok acıtacak şey ölüm de değil. Ölüm bir son değil. Son'lar bitiş değil. Belki işte biraz gidiş..
Ha işte. Canımı bu acıtır. Giderken bakmayın arkanıza. Hiç bir işe yaramıyor. Acınacak hale neden düşeriz ki bile bile?
Ayrılırken "HOŞÇAKAL" demeyin. Demeyin işte. Siz o'nun (burda orospu çocuğu diye anlamda çıkartabiliriz, gidiyor çünkü) mutlu olmasını istiyorsunuz ya. Ha işte o' o hakkını sonuna kadar yeni bulduklarıyla kullanıyor. Sende otur otur ağla bunu düşündükçe.
E ağlıyorsun da sen demedin mi "HOŞÇAKAL" diye? O zaten bir Hoş çakal. Bir de Hoşça Kal'ması neden?

Bunu dinleyin okurken eheheh; http://fizy.com/#s/1lsjon

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Limon



Ağaçların tümü şahit olmalı buna.
Ürkekliğime, yalnızlıktan deliler gibi kaçmaya çalışmama, tuz kokan yaralarıma.
Hatta belki sen bile..
Bu yaraların bir anlamı olmalı elbette,
kalemden korkmanın; kağıttan saklanmanın tüm saflığıyla..
Çocukluğumu ulu orta sadece geçmişim diye veremem ellerine..
Çocukluğum da aynı sen gibi uzaktan suçlu ufaklık rolünde beni izliyor sessizce.
Omuzları düşüyor ama masum, gözleriyle gülüyor.
Bunların tek sebebi ayaklarıma takılan deniz parçaları belki fakat değil elbette..
Ama kesinlikle sevmeyi unutmuş gözlerin gibi yemyeşil limonlar beni maviye yoran bu koca ürkekliğimde..